Uluslararası toplumun gündemine girdiÄŸi andan itibaren tehdit sıralamalarında başı çeken bir aktöre dönüştü DEAÅž. Kâğıt üzerinde herkes DEAÅž’tan ÅŸikayetçi. ABD’de seçim kampanyasında siyasetçilerin dilinden düşmedi DEAÅž. Rusya zaten Suriye’deki varlığı DEAÅž üzerinden meÅŸrulaÅŸtırdı. Ä°ran’a sorsanız “DEAÅž’la savaşıyorum” der. Esed DEAÅž’la mücadele ettiÄŸi reklamını yapıyor. PKK DEAÅž’la sadece ben savaşıyorum diyor. AB ülkeleri DEAÅž’a karşı uluslararası koalisyonun parçasıyız diyor. Tüm karından konuÅŸanlar arasında Türkiye askeri ve siyasi açıdan kritik bir zamanda kendi askeriyle DEAÅž’a karşı savaşıyor.
DEAÅž’a dair bolca retorik duyduk ve tabii ki “dostlar alışveriÅŸte görsün” mesabesinde güç gösterileri. Ä°ran-Rusya-Esed üçgeni muhalif gruplar ve sivillere karşı operasyonlarının yüzde birini DEAÅž’a karşı yapmadı. ABD döndü dolaÅŸtı; DEAÅž’la mücadele için DEAÅž’ın ruh ikizi ve suç kardeÅŸi PKK’ya sarıldı. PKK DEAÅž’ı tepe tepe kullanıp ırkçı terör projeleriyle Suriye’nin kuzeyinde kuÅŸak kurma hülyalarına kapıldı. Yine DEAÅž’ı kullanarak Türkiye’de HDP aracılığıyla siyaset mühendisliÄŸine soyundu. Bölgesel ülkeler de hakeza kendi sorumluluklarını bölge dışına tevdi ettiler. VaroluÅŸ mücadelesi veren Irak, topraklarının üçte birini iÅŸgal eden DEAÅž’a karşı savaÅŸmak zorunda kaldı; orada da Ä°ran ve proksileri DEAÅž’la mücadeleyi teopolitik bir yayılmacılığın enstrümanına dönüştürmeye çalıştı.
DEAÅž fenomeninden az çok anlayan herkesin uzlaÅŸtığı bir nokta var: DEAÅž’la mevcut askeri metotlarla gerçek manada mücadele etmek mümkün deÄŸil. Mevcut metotların iki temel sorunu var. Birincisi, DEAÅž gibi sınır aÅŸan bir terör örgütüne karşı kısmi kazanımlar elde etmek üzerine kurulan strateji iÅŸe yaramaz. Yani herkes kendi evinin önünü temizlerse DEAÅž temizlenir anlayışı maalesef Irak ve Suriye gerçekleriyle örtüşmüyor. Her iki ülkede de yönetilemeyen ve mevcut rejimlerin nüfuz edemediÄŸi alanlar var. Kaldı ki DEAÅž geldiÄŸimiz noktada sadece Irak ve Suriye problemi olmaktan çoktan çıktı. DEAÅž’ın Irak ve Suriye’deki birbiriyle ilintili varlığını topyekûn dikkate alan ve karından konuÅŸmadan sahaya inen aktörlerin kapsamlı bir planı olmadan DEAÅž varlığı sonlandırılamaz.
Ä°kinci olarak ise Fırat Kalkanı dışındaki hiçbir operasyonun askeri boyut dışında siyasi bir baÄŸlam içermemesi DEAÅž’la mücadeleyi baltalıyor. DEAÅž’la sadece askeri metotlarla mücadele edilemez. Siyasi bir vizyon ortaya koyulmadan yapılan askeri çabalar sadece yara bandı çözümleri sunacaktır. Fırat Kalkanı’nın DEAÅž’tan temizlediÄŸi bölgenin insanı ile Türkiye arasında bir ünsiyet var. Zaten birçoÄŸu mülteci olarak Türkiye’de yaşıyor. Bölge insanı Türkiye’nin elinden geldiÄŸinde bu toprakların yapısını ve insanını koruyacağını biliyor. Bu durum Fırat Kalkanı’na askeri boyutun yanında siyasi ve insani bir boyut da kazandırmış oluyor.
Aynı vizyonun Musul ve Rakka insanına, Tel Afer’den Havice’ye, Deyrizor’dan Tedmur’a kadar DEAÅž iÅŸgalinde yaÅŸamak zorunda kalan Suriyelilere ve Iraklılara da sunulması lazım. Bu insanların kendilerini DEAÅž’tan kurtaran aktörlerden emin olması lazım. DEAÅž sonrası örneÄŸin Ä°ran’ın veya PKK’nın boyunduruÄŸu altında yaÅŸamayacaklarının garanti edilmesi lazım.
Her kim DEAÅž’ı gerçek manada bitirmek istiyorsa DEAÅž’ın iÅŸgal ettiÄŸi topraklardan önce bu topraklarda yaÅŸayan insanları kazanması lazım. Askeri gücüyle birlikte sapkın ideolojisine dayanak yaptığı ÅŸartları hedef alması lazım. DEAÅž terörüyle baÅŸka bir terör örgütü ya da ırkçı-teopolitik projenin eliyle mücadele edilemeyeceÄŸini kabul etmesi lazım.
Henüz yorum yapılmamış.